18 Mart 2010 Perşembe

Bilgisayarlara haciz konulabilir mi?

Hakkınızda başlatılan bir icra takibi kesinleşirse, icra müdürünün, alacaklının talebi ile mal ve haklarınıza el koymasına haciz denir. Hacizde, yalnızca söz konusu alacağı karşılamaya yetecek kadar mal ve hakkınız haczedilecektir. Hangi mallara el konulacağı konusunda ise İcra İflas Kanun’unun düzenlemesi şöyle: Haczedilen mallar borçluya yokluğu en az yük teşkil edecek mallardan olmalı ve kanunun belirlediği sıraya göre haczedilmeli. Buna göre öncelikle borçlunun çekişmesiz taşınırlarından satımı kolay olan altın, gümüş, para gibi mallardan hacze başlanmalı. Şayet bunlar yoksa veya alacak miktarını karşılamaya yetmezse o zaman borçlunun diğer taşınır mallarına, en son taşınmazlarına el konulur. Peki ya bilgisayarınız?

Şahsi ve belki de sizin için hayati olan mesleki belgelerinizi, yıllar boyunca elde ettiğiniz verileri, manevi değer taşıyan fotoğraflarınızı, videolarınızı hatta anılarınızı kaydettiğiniz bilgisayarın ya da bunun gibi değeri yüksek, veri yedeklemede kullanılan harici cihazların haczine engel olunabilir mi? Haczedilirse bu verileri yedekleme ve silme hakkınız var mı? İşte bu noktada kanun koyucunun en büyük eksikliği, bilgisayar haczine bir açıklık getirmeyişi. Bilgisayarlara dair düzenlemeye Ceza Usul Kanun’unda yer vermişken, İcra İflas Kanun’unu es geçmesi ise tezatlık yaratsa da en azından Ceza Yargılaması bakımından usule ilişkin düzenlemeyi bilmekte fayda var. Çünkü, en ağır suçlarda bile bilgisayara el konulması kişisel verilerin, mesleki bilgilerin ve özel hayata ilişkin verilerin gizliliğini korumak adına neredeyse mümkün değilken, basit bir borç alacak meselesinde dahi bilgisayarlara ve diğer aygıtlara el konulabilmesi çok ciddi sorunlara yol açabilecektir.

CMK’ya göre soruşturma sırasında şüpheli hakkında delil toplanacak başka bir imkan kalmamışsa, Cumhuriyet Savcısı’nın şüphelinin bilgisayarına el koyması hatta verileri kopyalaması mümkün. Ayrıca delil elde etmek için son çare şüphelinin bilgisayarına başvurmak değilse ve buna rağmen bilgisayara el konulduysa veya veriler kopyalandıysa, toplanan bu deliller hukuka aykırı delil niteliği taşır ve artık yargılamada kullanılamaz.

Kanundaki bu düzenlemeye göre şüpheli dilerse verilerden bir kopya edinebilir. Kanımca şüpheli talep etmese dahi, yedeklenen veriler kendisine teslim edilmelidir. Sonuçta suç unsuru olduğu iddia edilen verilerin yedeklerinin şüphelide de bulunması, her iki tarafın da yargılamanın ileri safhalarındaki güvenliği açısından gerekli olacaktır.

Peki Hukuk davalarında durum nedir? Bir avukatın dava dosyalarının ya da senaristin yazdığı senaryonun kayıtlı olduğu bilgisayar haczedilirse ne olacak?

İcra İflas Kanunu, borçlunun bir sanat veya meslek sahibi olması halinde mesleği için gerekli aletleri haczedilemeyen mallardan saymıştır. Kanunda çiftçilerin tarımda kullandığı aletler buna örnek olarak gösterilmiştir. Çiftçinin haklarını düzenleyen kanunda, bilgisayara ilişkin düzenleme olmaması çok normal. Sebebi ise ortada.Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile günümüz arasındaki teknolojik uçurum. Oysa ki günümüzde bilgisayar pek çok alanda mesleki faaliyetin devamı açısından hayati önem taşımaktadır ve bu durum görmezden gelinmektedir.Kısaca günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyen kanun artık bu konuya bir açıklık getirmelidir.

Kaldı ki haczedilen bilgisayarın satışı ile yalnızca mesleki değil kişisel veriler de rızanız olmadan yeni alıcıya geçmektedir. 3. kişinin eline geçen bu verilerin kötü niyetle sizin aleyhinize kullanılması da mümkün. Bu noktada Anayasal haklardan olan ‘Özel Hayatın Gizliliği’ ilkesini ihlal söz konusu. Verilerin bu şekilde aleyhte kullanılabileceği izlenimi, bireylerin sürekli olarak kendilerini güvende hissetmemesine neden olur ki, bu da devlete olan güveninin sarsılması demektir. Oysa devlet, hem borçluyu, hem alacaklıyı eşit mesafede koruyarak bu güveni sağlamakla yükümlüdür.

Şayet haczedilen bilgisayarda kayıtlı, bilgisayarın maddi değerini arttıracak derecede önemli yazılımlar varsa ve borçlunun düşündüğü değerin altında bir değer biçilirse menfaati zedelenmiş olacaktır. Menfaati zedelenen borçlu, hacizden itibaren 7 gün içinde İcra Tetkik Mercii’ne başvurabilir. Bunun dayanağı ise İcra İflas Kanunu’nda belirtildiği üzere, haczedilen malların değerini takdir edecek olan icra memuru, hacizde tarafların menfaatine uygun davranmak zorundadır. Ayrıca kıymet takdirinde uzmanlık gerektiren haller varsa bilirkişiye de başvurabilir.

Bilgisayarların haczedilemeyeceği bizim görüşümüz ama, uygulamada haczedilirse birkaç noktaya değinmekte fayda var:

- Alacaklı rıza gösterirse İİK md.88’e göre haczedilen mal, istenildiği zaman verilmek şartıyla, yediemin olarak borçluda kalabilir. Böylece bilgisayardaki verileri yedekleyip silme imkanınız olacaktır. Ancak alacaklı buna onay vermezse haczedilen mal yediemine teslim edilecektir.

- Bilgisayar hassas bir cihaz olmasından dolayı yedieminde titiz koşullarda taşınmalı ve saklanmalıdır. Bu yüzden bilgisayarda bozulma veya verilerin kaybolması söz konusu olursa, yedieminlik görevini suistimal suçu oluşur ve Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunulmalıdır.

- Haciz halinde bilgisayardaki verilerin yedeklenmesine ve silinmesine, icra memuru tarafından müsaade edilmeli ayrıca borçlunun kendisine kapattırılmalıdır. Elbette bu işlemler de tutanağa geçirilmelidir. Ancak kanunda icra memurunun böyle bir yükümlülüğü olmadığına göre, bilgisayarınızın kaderi biraz da icra müdürünün hoşgörüsüne kalmış gibi görünüyor.

- Eğer ki haczedilen bilgisayarın sizde bırakılmasına alacaklı onay vermediyse, haciz esnasında verileri yedeklemek de mümkün olmadıysa yada hacizde hazır bulunamadıysanız, masrafı size ait olmak üzere, yedekleme ve silmenin adli bilişim uzmanlarınca yapılması talebinde bulunabilirsiniz.

- İcra memuru, iş yükü nedeniyle bilgisayarınızı haczederken verileri yedeklemenizin çok zaman alacağı gerekçesiyle veya keyfi olarak bunu kabul etmezse, ikna kabiliyetinizde yeterli olmadıysa, geriye izlenecek tek yol kalıyor. İcra Tetkik Mercii’ne icra müdürünün bu işlemini şikayet etmek.
Aleyhine başlatılmış icra takibi olmasa dahi bireylerin sürekli olarak verilerine el koyulacağına dair güvensizlik hissetmesinin önüne geçmek için yapılması gereken şey belli. Kanuni düzenleme şart. Aksi halde ne yazık ki hukuk devleti ilkesi anlamını giderek yitirecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder